Kategoriler
Manşet Sağlık

Sağlık Sen Kahramanmaraş İl Başkanı Bünyamin Mutlu Demirci, 14 Mart Tıp Bayramını kutladı

Sağlık Sen Kahramanmaraş İl Başkanı Bünyamin Mutlu Demirci, 14 Mart Tıp Bayramı dolayısıyla yazılı bir mesaj yayımladı.

Demirci mesajında şu ifadelere yer verdi;

Türkiye’nin hayat sigortası olan sağlık çalışanlarımızın 14 Mart Tıp Bayramı’nı kutluyor, bu vesileyle başta fedakar sağlık çalışanları olmak üzere aramızdan ayrılan tüm vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, ailelerine baş sağlığı diliyorum.

Sahada yaşanan sorunları bilen, gören ve yakından takip eden yetkili sendika olarak, sorunlara çözüm önerileri üreterek, bunları yetkilerle paylaşmayı kendimize misyon edindik.

İstişare ve ortak aklın; sorunların çözüme kavuşmasında önemli rol oynadığına inanıyoruz.

Bu doğrultuda alanında uzman isimler ve sorunun direk muhatabı olan sahadaki arkadaşlarımızla kapsamlı çalışmalar yaparak, sorunun doğru belirlenmesine ve nokta atışı çözüm önerilerinin ortaya çıkarılmasına katkı sunmayı amaçlıyoruz.

Bugün de bu kapsamda hazırlamış olduğumuz, istihdam yetersizliği ile hekimlerin sorunlarına ve çözüm önerilerine ilişkin raporumuzu sizlerle paylaşacağız.

Şunu da hemen belirteyim ki bu raporumuzu ilgili yetkililerin tamamıyla paylaşmış bulunuyoruz.

Saygıdeğer Basın Mensupları,

Sağlık çalışanları; aşırı iş yükü, ücret adaletsizliği, düzensiz ve uzun çalışma süreleri, malpraktis ve şiddet gibi sorunlarla uzunca bir zamandan beri mücadele ediyor.

Bunun yanında, pandemi ile iş yükü kat be kat artan sağlık çalışanları, insanımıza şifa dağıtmak için insanüstü bir gayretle çalıştı ve halen de bu şekilde çalışmaktadır.

Şunu net bir şekilde ifade edebiliriz ki salgın bizlere ülkemizde kısıtlı insan gücü ile yüksek düzeyde sağlık hizmeti sunulduğunu gösterdi.

Elbette bu sağlık çalışanlarının üstün fedakarlığıyla oldu.

Ancak gelinen son noktada, bunun bu şekilde sürdürülebilir olmadığı açıkça ortada. Bugün kamuda görevli başta hekimler olmak üzere sağlık çalışanları tek tek istifa etmekte, sağlık hizmetlerinin sunumunda önemli sıkıntılar yaşanmaktadır.

Sorunların ve sıkıntıların devam etmesi Türkiye “sağlık sisteminin” geleceği adına önemli riskler içermektedir.

Sağlık çalışanlarının sorunlarının temelinde istihdam yetersizliğinin önemli rol oynadığı ise bilinen bir gerçektir. Bu sorun, ücret yetersizliği ve adaletsizliği ile desteklendiğinde ise içinden çıkılmaz bir hale dönüşmektedir.

Buna karşın başta hekimler olmak üzere sağlık emekçileri çareyi özel sektöre veya yurt dışına gitmekte bulmaktadır.

Kıymetli Basın Mensupları,

Ülkemizdeki sağlık hizmetindeki istihdam yetersizliğini daha iyi anlatabilmek adına; hekime müracaat sayısı hemen hemen ülkemizle aynı olan Almanya ile bir kıyaslama yapmak istiyorum.

Almanya’nın Türkiye’ye göre hemşire ve ebe sayısı yaklaşık 4.4, hekim sayısı ise yaklaşık 2.2 kat daha fazladır. Bu demektir ki, Türkiye’de hemşire ve ebeler 4.4, hekimler ise 2.2 kat daha fazla çalışmaktadırlar. Benzer durum diğer sağlık personeli için de geçerlidir. Ayrıca, ülkemiz hemşire ve ebe sayısı bakımdan AB ve OECD ülkeleri arasında son sırada yer almaktadır.

Bu veriler Türkiye’nin mevcut sağlık personeli kapasitesinin uluslararası standartların oldukça altında olduğunu net bir şekilde göstermektedir. Unutulmamalıdır ki sağlıkta istihdam yetersizliğinin getirdiği problemler beraberinde sağlık hizmet sunumunu da olumsuz etkilemektedir. Bu noktada, nitelikli sağlık hizmetinin sürdürülmesi için istihdamın

artırılmasına yönelik politikaların bir an önce hayata geçirilmesi gerekmektedir.

Ayrıca son iki yılda 62 bin sağlık çalışanı istihdamı gerçekleştirilmiş olmasına rağmen bazı branşlarda sağlık çalışanı sayısının yaklaşık 5600 kişi azaldığı görülüyor. Zamanı gelen emekli oluyor fırsatını bulan başka kuruma geçiyor. Bunun en önemli nedeni çalışma sürelerinin uzunluğu ve iş yoğunluğudur.

Her fırsatta ve her platformda dile getirdiğimiz düzenli aralıklarla her yıl 60-70 bin sağlık çalışanı istihdamı yapılması gerekliliğini buradan bir kez daha yineliyoruz.

Değerli Basın Mensupları;

Hekimler, doğası gereği sağlık hizmetlerinin omurgasını teşkil etmektedir. Her branştaki çalışanlar gibi hekimlerin de birtakım sorunları bulunmaktadır. Kamuda hastanelerindeki istifalar ile bu sorunlar bir defa daha gündeme gelmiş olsa da sorunların temeli birkaç yılla sınırlı değildir.

Sorunlar tıpkı diğer sağlık emekçilerinde olduğu gibi aşırı iş yükü, düzensiz ve uzun çalışma süreleri, ücret adaletsizliği, malpraktis ve şiddet gibi sorunlardan oluşmaktadır.

Yapmış olduğumuz çalıştaylar, saha incelemeleri ve anketlerle bu durum çok net bir şekilde ortaya konmuştur.

Bu sorunlar karşısında bir arayış içine giren hekimler çareyi büyük ölçüde özel hastanelere geçişte bulmaktadır. Elbette yurt dışına gidenler de olmaktadır.

Ancak hekimlerin bu tercihini “kaçış” olarak değerlendirmek doğru değildir. Bu durum tamamen daha iyi şartlarda ve daha güvenli ortamda çalışma isteğinin bir sonucudur.

Durumun bu noktaya geleceğini aylar, hatta yıllar öncesinden ifade ettik. Ne yazık ki sorunların üzerine kararlılıkla gidilmedi.

Gelinen noktada ise Sağlık Bakanı Sayın Fahrettin Koca’nın ve Adalet Bakanı Sayın Bekir Bozdağ’ın ‘Sağlık Çalışanlarının Hukuken Korunması Sempozyumu’nda şiddet ve malpraktise bağlı tazminat sorununun giderilmesine dair yapmış oldukları açıklamaları anlamlı ve yerinde buluyoruz.

Sözde kalmayıp icraata dönüşmesi süreci dikkatle takip edeceğiz.

Sağlık Bakanı Sayın Fahrettin Koca’nın bir haber ajansına yapmış olduğu açıklamada kendisi dahil dört bakanın görevlendirildiğini ve tüm sağlık çalışanlarının haklarının teslim edileceği bir 14 Mart tıp bayramı kutlanacağına dair sözlerinin yerde kalmamasını temenni ediyoruz.

Değerli Basın Mensupları,

Ülkemizdeki sağlıkta yetişmiş insan gücünü kaybetmemek ve nitelikli sağlık hizmetinin sürdürülebilirliğini sağlamak adına “Bulma ve Tutma Stratejisi” geliştirilmesini önermekteyiz.

Bu stratejimizin detaylarını raporumuzda görebilirsiniz. Salgın süreci, sağlık hizmetlerinin önemini hepimize bir defa daha göstermiştir. O nedenle, bu süreçten de dersler çıkararak sağlık sisteminin yükünü kaldıracak daha çok sağlık personelin istihdam edilmesi gerektiğine inanıyoruz.

Elbette tek başına istihdam yeterli değildir. Başta hekimler olmak üzere tüm çalışanların özellikle ücret noktasında bir sorunu olmamalıdır.

Raporumuzda önce çıkan bazı çözüm önerilerini sizlerle paylaşmak istiyorum.

  • Türkiye’nin nüfus durumu ve hizmet potansiyeli dikkate alınarak sağlıkta insan gücü istihdamı artırılmalıdır.
  • Sağlık emekçilerinin motivasyonlarının ve iş doyumlarının arttırılması ve istifa sayılarının azaltılması adına ekonomik özlük hakları ve sosyal hakları özel sektör ile rekabet edecek şekilde güçlendirilmelidir. Çalışanların artan iş yüklerinin azaltılması amacıyla mevcut işleyiş kapsamlı bir şekilde ele alınarak gerekli müdahaleler yapılmalıdır
  • Hekim işgücünden verimli şekilde istifade edilebilmesi için makul ve kabul edilebilir ücret düzeyinin sağlanmasına ilişkin gerekli düzenlemeler acilen yapılmalıdır.
  • Sabit ek ödemeler 2,5 kat arttırılmalı, merkezi bütçeden ödenerek hastane bütçesinden ödemeye son verilmelidir.
  • Halen Sağlık Bakanlığı sağlık tesislerinde uygulanan performans sisteminin rehabilite edilmesi ve yeniden düzenlenmesi gerekmektedir.
  • Hekimlerin ve de diğer sağlık çalışanlarının maruz kaldığı mobbing olgusunun azaltılması için gerekli çözümler üretilmelidir. SABİM ve CİMER‟e ait şikayetlerin Mobbing amaçlı kullanılmasının önüne geçecek tedbirler alınmalı, yapılan şikayetler ön elemeden geçirilmeden ya da doğruluğu kesinleşmeden doğrudan sağlık çalışanlarına soruşturma açılarak işleme alınmamalıdır.
  • Malpraktis davalarının getirdiği tazminat ödemelerine karşı tüm sağlık çalışanları tam koruma altına alınmalıdır.
  • Kamuda çalışan hekimlerin mesai saatlerindeki hizmetlerinde etkililiği sağlamak kaydıyla, mesai dışı çalışmaları ile ilgili kısıtlamaların azaltılması veya kaldırılması düşünülmelidir.
  • Sağlık hizmetine başvurudaki aşırılıklar kontrol altına alınmalı ve hekim hemşire gibi sağlık çalışanlarından insanüstü bir performans beklemek yerine verimliliğin esas alındığı çalışma standartları belirlenmelidir.
  • İstihdam probleminin önüne geçebilmek adına tıp fakültelerinin kontenjanları arttırılmalıdır.
  • Hemşire ve ebe eksikliğini gidermek adına bu alanda daha çok istihdam sağlanmalıdır.
  • Tıbbi sekreterden uzman hekime kadar bütün sağlık meslek profesyonellerinin dengeli bir şekilde istihdamı sağlanmalı, gelişmiş ülkelerdeki sayılarla kıyaslanarak kısa, orta ve uzun vadeli bir istihdam politikası geliştirilmelidir.
  • Konuya ilişkin yasal düzenlemeler gözden geçirilerek şiddet uygulayanlara daha etkin ve caydırıcı cezalar verilmelidir.
  • Şiddet olaylarının sağlık kurumlarında izlenmesi, değerlendirilmesi, vakaya özgü çözüm önerileri getirilmesine yönelik olarak meslek profesyonelleri istihdamı (sosyolog, sosyal çalışmacı, psikolog vb.) sağlanmalı ve bu nitelikte meslek profesyonelleri yönetiminde Daire Başkanlığı düzeyinde idari bir yapı oluşturulmalıdır.

Değerli Basın Mensupları;

Sağlık sistemimizi yarınlara taşıyacak bu ve benzer çözüm önerilerimizin bir an önce hayata geçirilmesi arzusundayız.

Kuruluş gayemiz de mücadelemiz de sağlık emekçilerinin sorunlarını ortadan kaldırıp, mali ve özlük haklarının iyileştirilmesi içindir.

Mücadelemizi sonuna kadar sürdürmekte kararlıyız.

Bu duygu ve düşüncelerle, tüm sağlık emekçilerinin 14 Mart Tıp Bayramı’nı tebrik ediyorum. Bayramlarını bayram gibi kutlamak isteyen sağlık çalışanlarının, 14 Mart günü alacakları haberlerle yüzlerinin gülmesini temenni ediyoruz.

Kategoriler
Manşet Sağlık

SAĞLIK BAKANLIĞI’NDAN SANKO HASTANESİNE TEŞEKKÜR BELGESİ

SANKO Üniversitesi Hastanesi’ne organ nakil merkezinin yaptığı başarılı çalışmalardan dolayı Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından Teşekkür Belgesi sunuldu.

Sağlık Hizmetleri Genel Müdürü Prof. Dr. Ahmet Tekin adına takdim edilen belgede, “2021 yılında yapmış olduğunuz kadaverik donör organizasyonları ile organ nakli bekleyen hastalara umut olduğunuz için hastaneniz yönetimine, yoğun bakım personeline ve organ nakli koordinatörlerine teşekkür ederek, başarılarınızın devamını dilerim” ifadeleri yer aldı.

SANKO Üniversitesi Hastanesi Genel Müdürü Dr. Sermet Kileci, kardiyoloji, kalp ve damar cerrahisi, göğüs cerrahisi, endokrinoloji, ortopedi ve travmatoloji gibi pek çok alanda referans merkezi konumunda olduklarını söyledi.

Dr. Kileci, “Başarılı çalışmaları için Organ Nakli Ekibimizi kutluyor, Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürümüz Prof. Dr. Ahmet Tekin’e teşekkürlerimizi sunuyoruz” dedi.

Kategoriler
Manşet Sağlık

Güngör’den ‘Dünya Böbrek Günü” Açıklaması

Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi (KSÜ) Tıp Fakültesi Nefroloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Özkan Güngör, Mart ayının ikinci haftası kutlanan Dünya Böbrek Günü nedeniyle bir bilgilendirmede bulundu.

‘Türkiye’de 70 Bin Kronik Böbrek Hastası Var’

Böbrek yetmezliğinin, dünyada ve Türkiye’de çok yaygın görülen bir sağlık sorunu olduğuna dikkat çeken KSÜ Tıp Fakültesi Nefroloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Özkan Güngör, “Türk Nefroloji Derneği 2020 verilerine göre ülkemizde 70 bin diyaliz (hemodiyaliz + periton diyalizi) ve 20 bin böbrek nakli hastası bulunmaktadır. Ülkemizde kronik böbrek yetmezliği görülme oranının ise her 6-7 kişiden birinde olduğu düşünülmektedir. Yani diyaliz hastası olmaya aday kişi sayısı azımsanmayacak kadar çoktur. Kronik böbrek yetmezliği ilerleyici bir hastalıktır. İlerlemesine yol açan bazı engellenebilir faktörler bulunmaktadır. O yüzden bu hastaların mutlaka nefroloji uzmanı tarafından belirli aralıklarla kontrolü yapılmalıdır.” ifadesini kullandı.

Böbrek yetmezliğinin hipertansiyona, hipertansiyon da böbrek yetmezliğine sebep olduğunu belirten Prof. Dr. Özkan Güngör, dikkat edilmesi gereken hususları şu şekilde özetledi:

“Kronik böbrek yetmezliğinin önemli nedenlerinden biri de gereksiz ve çok fazla miktarda ilaç kullanımıdır. Özellikle ağrı kesici ilaçlar ve gerekli olmadığı halde tecrübe ya da yakınlarının tavsiyesi üzerine antibiyotik kullanımı uzun dönemde böbrekleri hasara uğratabilir. Bu ilaçların doktor tavsiyesi olmadan kullanılmaması gerekmektedir.”

Her sene Mart ayının ikinci perşembe gününün Dünya Böbrek Günü olarak kutlandığını hatırlatan Prof. Dr. Özkan Güngör, açıklamasında şu bilgilere de yer verdi:

“Kronik böbrek hastalığından korunmak için şunu bilmeliyiz ki böbreklerimizi sadece bir gün değil her gün düşünmeli ve korumaya çalışmalıyız. Sağlıklı böbreklere sahip olmak için; için yeterli miktarda su içmeli, gereksiz yere ve spor ilaç kullanmamalı, sağlıklı beslenmeli yapmalıyız. Kısacası sağlıklı böbrek sağlıklı hayat demektir.” şeklinde konuştu.

Kategoriler
Manşet Sağlık

ÖZEL SULAR AKADEMİ HASTANESİ’NDE KADINLAR GÜNÜ KUTLANDI

Özel Sular Akademi Hastanesi 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne özel hastane çalışanları ve hastalarına karanfil dağıttı.

Özel Sular Akademi Hastanesi Yöneticisi Halil İbrahim Avşaroğlu 8 Mart Dünya Kadınlar gününde Akademi Hastanesi yönetim kurulu adına tüm kadınların 8 Mart Kadınlar gününü tebrik ediyorum tüm kadınlarımız İyi ki varsınız. ‘Dedi’’

Özel Sular Akademi Hastanesi başhekimi Dr. Murat Kılıç yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı.
8 Mart Dünya Kadınlar Günü Dolayısıyla bugün hasta yakınları ve çalışan kadın personellerimizin gününü kutladık. Kadın demek emek demek, tebessüm demek, kadın demek Merhamet demek, kadın demek Vicdan demek ve Bir toplumun gelişmişlik seviyesini gösteren en güzel değeridir kadının konumu, yeri ve zamanı.
Dolayısıyla tekrardan 8 Mart Dünya Kadınlar gününü tebrik ediyoruz tüm kadınlarımıza sevgilerimizi saygılarımızı ve şükranlarımızı sunuyoruz.

Kategoriler
Manşet Sağlık

Ateş: “Kısıtlamaların Kademeli Olarak Kaldırılması Normal”

Birçok ülke gibi Türkiye de normalleşme adımları kapsamında koronavirüs tedbirlerinin bir kısmı kaldırdı. Alınan bu kararları değerlendiren Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi (KSÜ) Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Selma Ateş, “Ülkemizde aşılama oranlarının artması, artı daha hafif etki gösteren omicron varyantının etkin hale gelmesi nedeniyle bu kısıtlamaların kademeli olarak kaldırılması normal” dedi.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Bakanlığın Bilkent Yerleşkesinde düzenlenen Koronavirüs Bilim Kurulu Toplantısı’nın ardından yaptığı basın açıklamasında, COVİD-19’la mücadele kapsamında uygulanan maske takma zorunluluğunun açık havada kaldırıldığını, kapalı ortamlarda ise mesafe kuralına göre uygulanacağını, kurum ve kuruluşlara girişlerde artık HES kodu sorgulanmayacağını ve okullarda ‘sınıfların kapatılması uygulamasının’ sona erdiğini belirtmişti. Alınan bu kararları değerlendiren KSÜ Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Selma Ateş, Avrupa’daki birçok ülkenin kademeleri olarak kaldırıldığını belirterek, “Ülkemizde aşılama oranlarının artması ve daha hafif etki gösteren omicron varyantının etkin hale gelmesi nedeniyle artık bu kısıtlamaların kademeli olarak kaldırılması gerekiyor. Bu kısıtlamaların ülkemizde de kaldırılması normal” ifadelerini kullandı.

“Tedbiri Elden Bırakmamak Lazım”

Koronavirüs nedeniyle hastaneye yatış oranlarıyla ilgili de konuşan Prof. Dr. Ateş, Omicron varyantının diğer varyantlar kadar ağır enfeksiyon yapmadığını, fakat bunun riskin azalmış olduğu anlamına gelmediğinden ifade etti.

65 yaşın üzerinde immünsüpresif kişilerde, aşısız kişilerde ve gebelerde biraz ağır enfeksiyonlar olabileceğini fakat pandemide gördüğümüz diğer varyantlara göre hastalık yapıcı etkisinin daha az olduğunu, hastaneye yatış oranlarının daha düşük olduğunu ve daha hafif seyirli görüldüğünü vurgulayan Prof. Dr. Ateş, “Hastaneye yatış oranları da omicron varyantının etkin hale geçmesiyle beraber oldukça azaldı ama yine de tedbiri elden bırakmamak lazım. Genel toplumun mutlaka aşılarını olması gerekiyor. Aşı oranlarını artırmamız gerekiyor ki bu alınan son kararlar devam ettirebilsin ve kısıtlamaların kaldırılması sürdürülebilsin.” dedi.

“COVİD-19’da Varyant Sayısının Fazla Olması Biraz Kliniği Karıştırdı”

Prof. Dr. Selma Ateş, COVİD-19’un geleceği hakkında da konuştu. Ateş, “Covid-19 salgınına baktığımızda, geçmişteki salgınlarda bunların mevsimsel grip haline dönüştüğünü, çok azda olsa sporadik vakalar olarak devam ettiğini görüyoruz. COVİD-19’da varyant sayısının fazla olması biraz kliniği karıştırdı ama en son oluşan varyant biraz toplumsal bağışıklığın artmasına katkı da bulunacak diye düşünüyorum. Hastalık yapıcı etkisi fazla olan bir varyant gelişmezse artık COVİD-19’un yavaş yavaş mevsimsel grip etkenleri gibi değerlendirilecek bir hastalık olarak belli bir süre aramızda dolaşacağını düşünüyorum” dedi.

Kategoriler
Eğitim Manşet Sağlık

OKULLARDA GIDA GÜVENLİĞİ EĞİTİMLERİ

İl Tarım ve Orman Müdürlüğü ve İl Milli Eğitim Müdürlüğü arasında 2015 yılından itibaren Kahramanmaraş İli Okullarında “Gıda, Gıda Güvenilirliği Bilgilendirme ve Geliştirme Projesi” kapsamında eğitimler verilmektedir.

2022 yılı için eğitim programına başlanmış olup, ilk olarak 2 Mart 2022 tarihinde Dulkadiroğlu İlçesi Ziya Gökalp İlkokulunda İl Tarım ve Orman Müdürlüğü Gıda ve Yem Şube Müdürlüğü teknik personellerinden Mühendisler Kezban Ufakşeker, Osman Eker ve Aynur Çot tarafından 5996 Sayılı Kanun, Gıda Hijyeni ve Gıda Güvenliği, Kişisel Hijyen Kuralları, Dengeli Beslenme, Gıdanı Koru, Gıda israfının önlenmesi vb. konularda bilgilendirmeler verildi.

Kategoriler
Ekonomi Genel İlçe Haberleri Kültür-Sanat Manşet Mini Manşet Sağlık Siyaset Spor

Kahramanmaraş’a Yapılacak projeler Ankara’da masaya yatırıldı

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum ile gerçekleştirilen toplantının ardından paylaşımda bulunan Başkan Hayrettin Güngör, “Tekke Kentsel Dönüşüm, Kale Çevresi Koruma ve Geliştirme ile Valilik Meydanı projemizin yapım süreçlerini netleştirdik. Desteklerini esirgemeyen Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a, bakanımıza, grup başkan vekilimize, koordine halinde çalıştığımız milletvekillerimize, teşkilatımıza, şahsım ve şehrim adına teşekkür ediyorum” dedi.

Kahramanmaraş Büyükşehir Belediye Başkanı Hayrettin Güngör, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum ile bir araya geldi. Bakanlık binasında gerçekleşen, AK Parti Grup Başkan Vekili Mahir Ünal, AK Parti Kahramanmaraş Milletvekilleri Habibe Öçal, Ahmet Özdemir ve Cihat Sezal, AK Parti İl Başkanı Fırat Görgel ve AK Parti İl Gençlik Kolları Başkanı Feyzullah Eren Aşçı’nın da yer aldığı toplantıda Büyükşehir Belediyesi ile Bakanlık işbirliğinde gerçekleştirilen yatırımlar görüşüldü.

Tekke, Kale Çevresi ve Valilik Meydanı

Gerçekleştirilen toplantının ardından sosyal medya paylaşımında bulunan Büyükşehir Belediye Başkanı Hayrettin Güngör, “Grup Başkan Vekilimiz Mahir Ünal, Milletvekillerimiz Habibe Öçal, Ahmet Özdemir ve Cihat Sezal, İl Başkanımız Fırat Görgel ve İl Gençlik Kolları Başkanımız Feyzullah Eren Aşçı ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanımız Murat Kurum’u ziyaret ettik. Tekke Kentsel Dönüşüm, Kale Çevresi Koruma ve Geliştirme ile Valilik Meydan projemizin yapım süreçlerini netleştirdik. Bu süreçte desteklerini esirgemeyen Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a, bakanımıza, grup başkan vekilimize, koordine halinde çalıştığımız milletvekillerimize, teşkilatımıza, şahsım ve şehrim adına teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.

Kategoriler
Ekonomi Manşet Sağlık

Kahramanmaraş’ta, ‘Kayıtlı Kadın İstihdamının Desteklenmesi Projesi’nin toplantısı düzenlendi

Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), AB destekli ‘Kayıtlı Kadın İstihdamının Desteklenmesi Projesi’ ile yanlarında kadın istihdam edecek 4 bin kadın girişimciye, asgari ücretin yüzde 65’i kadar hibe desteği sağlayacak. Sigorta Primleri Genel Müdürü Savaş Alıç, projenin 7 ilde uygulanacağını ve başvuruların başladığını söyledi.

‘Kayıtlı Kadın İstihdamının Desteklenmesi Projesi’nin uygulandığı 7 ilden olan Kahramanmaraş’ta, SGK İl Müdürlüğü tarafından tanıtım toplantısı düzenlendi. SGK İl Müdürü Harun Akbalaban’ın ev sahipliğinde otelde gerçekleştirilen toplantıda projenin detayları, sunumla anlatıldı. SGK Sigorta Primleri Genel Müdürü Savaş Alıç, yüzde 85’i AB, yüzde 15’i de ulusal kaynaklardan sağlanacak 29,5 milyon euro’luk proje olduğunu söyledi. Kahramanmaraş ile Ankara, İstanbul, Denizli, Aydın, Samsun ve Şanlıurfa’da uygulanacak proje kapsamında 7 ilde 4 bin kadın girişimci belirleyeceklerini kaydeden Alıç, “Bu 4 bin kadın girişimciye, yanlarına alacakları 4 bin kadından dolayı asgari ücretin işverene maliyetinin yüzde 65’i kadar 20 ay süreyle doğrudan hibe desteği sağlamış olacağız. 2022 yılında 3 bin 984 liraya tekabül eden bir desteği bu şekilde ilave kadın istihdamı sağlayan işverenlere sağlamayı hedefliyoruz. Projenin amacı, öncelikle kayıtlı kadın istihdamının artırılması, desteklenmesi ve geçmişi fazla olmayan, yeni kurulmuş, işçi sayısının fazla olmadığı küçük ölçekli kadın işletmelerin piyasada tutunabilmesi, gelişimin ve ülke ekonomisine katkısının sağlanmasıdır. 4 bin rakamı belki küçük görünse de bu projeyle ülke genelinde yaratacağı etki ve farkındalıkla kayıtlı kadın istihdamının desteklenmesine katkı sağlayacağını düşünüyoruz” diye konuştu.

Türkiye’de kadınların istihdama katılım oranının yüzde 32’lerde ve oranın yabancı ülkelerle kıyaslandığında da çok düşük olduğunu belirten Savaş Alıç, “Bu oran gelişmiş ülkelerde yüzde 80, AB ülkelerinde yüzde 70, OECD ortalamaları yüzde 67. Yani kadınların istihdam oranının çok düşük olduğunu söyleyebiliriz. Kayıt dışı istihdam oranlarına baktığımızda 2021 Aralık ayı verilerine göre erkeklerde kayıt dışı istihdam oranı yüzde 25 seviyesindeyken, kadınlarda bu oranın yüzde 33,8 olarak gerçekleştiğini görüyoruz. Projenin hedefi de kayıtlı kadın istihdamını artırıp inşallah bu oranları daha düşük seviyelere indirecek şekilde katkı sağlamasını bekliyoruz” dedi.

Hem kadın istihdamını artırmak hem de kadın girişimcilere destek olmak amacıyla hayata geçirilen projenin ön başvuruları 21 Şubat’ta e-Devlet üzerinden alınmaya başlandı. 5 Mart 2012’den sonra açtığı işletmelerde en fazla 9 işçi çalıştıran ve ilave olarak kadın sigortalı istihdam eden kadın girişimciler, projenin hedef kitlesini oluşturuyor. Bu kapsamdaki 4 bin kadın işveren ve bu işletmelerin işe aldığı 4 bin kadın işçi projeden fayda sağlayacak.

Kategoriler
Manşet Sağlık

NADİR HASTALIKLAR İLE MÜCADELEDE ERKEN VE DOĞRU TEŞHİS ÖNEMLİDİR”

SANKO Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Biyokimya Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İlker Saygılı, nadir hastalıklar grubu içerisinde yer alan ve literatürlerde tanımlanan yaklaşık sekiz bin hastalık bulunduğunu söyledi.

28 Şubat Nadir Hastalıklar Günü nedeniyle bir açıklama yapan Prof. Dr. Saygılı, “Nadir hastalıklar ile mücadelede erken ve doğru teşhis önemlidir” dedi.

SANKO Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Moleküler Tıp Ana Bilim Dalı Başkanı da olan Prof. Dr. Saygılı, nadir hastalıkları, belirli bir bölgede yaşayan, nüfusa oranla az sayıda kişide görülen ve yaklaşık yüzde 80’i genetik nedenlerle meydana gelen hastalıklar olarak tanımladı.

NEDENLERİ

Prof. Dr. Saygılı, nadir hastalıkların genetik nedenlerin büyük bir kaynağının akraba evlilikleri, geriye kalan yüzde 20’lik grupta ise bakteriyel, viral enfeksiyon hastalıkları, nadir kanser türleri vb. durumların yer aldığını belirtti.

“Çoğunluğu genetik nedenlere bağlı olarak gelişen bu hastalıkların yüzde 95’inin tedavisinin olmaması hasta yakınları da başta olmak üzere önemli bir nüfusu etkilemektedir” diyen Prof. Dr. Saygılı, yeterli düzeyde bilimsel ve tıbbi bilginin mevcut olmamasından dolayı birçok hastaya teşhis konulamadığına da vurgu yaptı.

Çoğu metabolik, kronik ve bazıları da ölümcül olabilen bu hastalıklar için özel bakım ve tedavi yöntemlerine ihtiyaç duyulduğunu anımsatan Prof. Dr. Saygılı, sağlık sistemi içerisindeki ilaçların, sarf malzemelerin, özel besinler ile tıbbi cihazlara duyulan gereksinimin de bu hastalar için önemli rol oynadığına dikkat çekti.

ÜLKEMİZDEKİ DURUM

Ülkemizde yaklaşık 6-7 milyon kişinin nadir hastalıkla yaşadığını ve bu sayının yarısını çocukların oluşturduğunu vurgulayan Prof. Dr. Saygılı, şöyle devam etti:

“Ülkemizde yeterli tanının yapılabileceği araştırma merkezlerinin rahat ulaşılabilir olmaması nedeniyle hastalıkları tanımlanmamış birçok hasta bulunmaktadır. Akraba evliliği sıklığının yüksek olduğu bölgemizde bu hastalıkların erken ve doğru teşhisine yönelik araştırma merkezi ihtiyacı bulunmaktadır.”

Prof. Dr. Saygılı, nadir hastalıklar ile mücadelede hasta ve yakınlarının tıbbi genetik danışmanlık alabilmesi için, evlilik öncesi, gebelik öncesi ve yenidoğan dönemi tarama programlarına yönelik çalışmalarla ilgili olarak ise şöyle konuştu:

“Ülkemizde bu konuda çalışmalar yürüten ‘Mükemmeliyet Merkezleri’ önemli bir role sahiptir. Bu merkezlerin sayısının artması hasta takibinin etkin yapılabilmesini sağlayacaktır. Uygun sağlık politikaları ile bu zorlukların üstesinden gelinebilir.”

NADİR HASTALIKLAR GÜNÜ İLE FARKINDALIK SAĞLANABİLİR

Nadir hastalık ve bu hastalıklar ile etkin mücadeleye dikkat çekmek için her yıl Şubat Ayının son günü “Nadir Hastalıklar Günü” ile farkındalık sağlamaya çalışıldığını vurgulayan Prof. Dr. Saygılı, sözlerini şöyle tamamladı:

“Her hastalıkta olduğu gibi bu hastalıklarla mücadelede de teşhisin erken ve doğru konması büyük önem taşımaktadır. Hasta ve yakınlarının hastalık hakkında bilgi düzeyinin artması, toplumun sahiplenmesi, hastaların sosyal problemlerinin çözümü için fayda sağlayacaktır.

Nadir hastalıklar ile mücadelede sağlık sistemi içerisindeki teşhis ve tedavi sistemlerinin yanında, doğru beslenme önerileri ile fizik tedavi ve rehabilitasyonu da kapsamaktadır. Bu doğrultudaki bütüncül bir yaklaşım, yetim kalmış bu hastalıklarla başa çıkmak için önemli bir adım olacaktır.

SANKO Üniversitesi olarak multidisipliner iş birliğine vermiş olduğumuz önemi nadir hastalıklarla mücadelede de göstermeyi hedeflemekteyiz. Bu hastalıkların, tespit edilebilir nedenlerine yönelik çalışmalar yapmayı planlamaktayız. Tıp Fakültemiz öğretim üyelerinin biyoinformatik yöntemlerle, nadir hastalıkların nedenlerine yönelik yaptığı çalışmaları, toplumsal faydaya dönüştürebilecek stratejiler oluşturmak istiyoruz.”

Kategoriler
Manşet Sağlık

SANKO ÜNİVERSİTESİ HASTANESİ’NDE ROMATİZMALI HASTALARA MORAL ETKİNLİĞİ

SANKO Üniversitesi Hastanesi Romatoloji Uzmanı Doç. Dr. Bünyamin Kısacık, hastaları tedavi ederken psikolojik açıdan rahatlamalarını da çok önemsediklerini söyledi.

SANKO Üniversitesi Hastanesi’nde, Doç. Dr. Kısacık’ın katkılarıyla makyaj uzmanı Seda Yıldız’la moral etkinliği kapsamında romatizmalı hastalara uygulamalı makyaj eğitimi verildi.

Zeugma toplantı salonunda düzenlenen etkinliğe tedavisi süren 15 romatizmalı hasta davet edildi. Etkinlikte hastalarıyla bir araya gelen Doç. Dr. Kısacık, romatizmal hastalıkların, eklemlerde şekil bozukluğu ve deformite, yani sakatlık yapabildiğini anımsattı.

Hastalığın, kronik seyrinin yanında birçok psikolojik sorunu da beraberinde getirdiğine vurgu yapan Doç. Dr. Kısacık, “Hastalığın iyi tedavisi ile aslında ortaya çıkabilecek sorunları kolaylıkla çözebilmekteyiz. Dikkat edilmesi gereken en önemli husus ise hastaların düzenli takibidir” dedi.

Romatizmal hastalıkları tedavi ederken hastaların tedavi uyumunun yanında farklı uğraşılarla psikolojik açıdan rahatlamalarını da çok önemsediklerini anlatan Doç. Dr. Kısacık, etkinlikle ilgili şu bilgileri paylaştı:

“Yaptığımız makyaj etkinliği aslında hastalarımızı psikolojik olarak rahatlatmak için verdiğimiz uğraşların bir parçası. Romatizmanın iyi tedavisinin yanı sıra, hastalarımızın moral açısından güçlü olmalarını amaçlıyoruz. Etkinlikte geçirilen güzel zamanın yanında hastaların benzer hikayeleri yanı başındaki kişiden duyması, moral ve tedavi motivasyonlarını artırmaktadır.

Romatizmanın tedavisi tüm vücuda yansımaktayken, makyaj ise kişilerin öncelikle kendine güveninin artmasına, sonrasında ise ruhunun iyileşmesine katkı sunmaktadır. Destek ve katkılarından dolayı Seda Yıldız’a da teşekkür ederiz.”

Hem eğlenerek hem de öğrenerek zaman geçiren hastalar, etkinliğin sonunda Doç. Dr. Kısacık ve makyaj uzmanı Seda Yıldız’a teşekkür ederek, hatıra fotoğrafı çektirdi.