DOLAR 32,4071 % 0.22
EURO 35,1035 % -0.05
GRAM ALTIN 2.326,45 % 0,26
ÇEYREK A. 3.803,75 % 0,26
BITCOIN 2.297.196 -0.385
ÜYE PANELİ
SON DAKİKA
hava 19°
Deniz Sigorta Kahramanmaraş
Google News

Allah aşkına… Biz ne yapıyoruz…

Son Güncelleme :

19 Ekim 2015 - 8:30

/ kez okundu.
Allah aşkına… Biz ne yapıyoruz…
Deniz Sigorta Kahramanmaraş

Gazeteler, manşetler, köşe yazıları, radyolar, televizyonlar, haber bültenleri, spikerlerin donuk sesleri, rakamlar, sayısal veriler… Kabus gibi günlerden geçiyoruz. Hiçbir şeyin aşka ve merhamete yol açmadığı, perde aralamadığı günlerden geçiyoruz. Her yanımızdan, her baktığımız yerden, her hücremizden kan, gözyaşı, ölüm, intikam, hırs akıyor. Gözlerimiz dönmüş durumda. Ve ben artık nefes almakta zorlanıyorum bu gezegende… Kollarımı açıp, gözlerimi kapatarak bağırmak istiyorum, ne söylediğimin hiç önemi yok, -bu kalabalıkta kaybolacak nasıl olsa- ama avazım çıktığı kadar bağırmak istiyorum…

Allah aşkına… Allah aşkına… Allah aşkına… Biz ne yapıyoruz, neyin kavgasını veriyoruz? Niye öldürüyoruz birbirimizi? Bir an için duralım, ne olursunuz bir an için; hırslarımızı, öfkelerimizi, nefretlerimizi, ideolojik gözlüklerimizi, siyasi yobazlıklarımızı bir kenara bırakıp yükselelim ve kendimize bulutların da daha üstünden bakmaya çalışalım. Ne yapıyoruz yahu biz diyelim? Aksi takdirde her geçen gün huzurumuz, mutluluğumuz, neşemiz, kardeşliğimiz bizden uzaklaşıyor. İslam bahçesinin gülleri olan şehirlerimiz bir bir kurudu-kuruyor gözlerimizin önünde, son fidanımız olan Türkiye’nin şehirlerini de öfkemize, intikam hırsımıza kurban etmeyelim.
Rabbimizin isimlerinden biri de Es-Selam’dır. Yani ‘Barış’ demektir. Allah kendine Barış ismini vermiştir. Barışa bir adım atan, Allah’a yakınlaşır. Savaşta şeytana gün doğar çünkü savaş zamanlarında insanlar daha çabuk nefslerinin, öfkelerinin ve hırslarının esiri olurlar. Bugün kana susamış gibiyiz; daha çok ölüm, daha çok intikam ister vaziyetteyiz. Neredeyse hiçbirimizin ağzından hayra tek bir kelime çıkmıyor. İçtimai hayatta ve sosyal medyada “ölelim, öldürelim, gebersin” gibi söylemlerle ve devamında gelen kin, nefret, öfke, intikam yüklü cümlelerle ne kadar çok karşılaştığımızı düşünelim. Bu söylemlerden uzak durup, her şeyden ve herkesten önce barışı istemek, silmin, sulhun yollarını aramak en çok biz Müslümanlara yakışmaz mı? Şeytanın tekerine çomak sokmak, planlarını altüst etmek en çok biz Müslümanlara yakışmaz mı?

Çanakkale Savaşı’nda düşmanımızın yaralarını saran biz değil miydik? Düşman askeriyle azığını, suyunu paylaşan biz değil miydik? Cephenin ortasında kalmış yaralı düşman askerini, mevzisine bırakıp dönen biz değil miydik?

Şimdi ne oldu da bize, ölümlerden zevk alır hale geldik? Bize ne oldu da ‘bizim ocağımız söndü, onun da ocağı sönsün’  der olduk, -hatta artık daha fazlasını duyar oldu kulaklarım.- Bize ne oldu da artık ölümler sayısal değerler oldu? Soruyorum yahu bize ne oldu? Allah aşkına bu İslami, insani, vicdani bir yaklaşım mıdır? Rabbimiz ‘‘Sen af yolunu tut, iyilikle emret, cahillerden yüz çevir” diyor Araf 199’da. Bu ayeti peygamberin hayatında; çok sevdiği ashabını kıtır kıtır doğrayan, biricik amcası Hz. Hamza’nın katiline tavrında görmüyor muyuz? Ona: ‘Seni geberteceğim’ demedi, ‘Bana yaşattığın acıları ben de sana yaşatacağım’ demedi, ‘Senin kökünü kurutacağım’ demedi. Sadece, ‘Mümkünse gözüme az görün’ dedi… Bu kadar.

Bu kavganın galibi yok, kardeş kavgasının galibi yok. Bu kavganın cenazeleri Müslüman olan anne babalara teslim ediliyor, Kur’an okunan evlere geliyor. Hz. Ali öyle söylüyor, ‘Zaferin zekatı affetmektir’. Taraflar galip olmak istiyorlarsa barışa ilk el uzatan olmalılar, kavgayı ilk bitirmek isteyen, kanı ve gözyaşını ilk durdurmak isteyen, ilk defa olan oldu gelin helalleşelim diyen olmalılar.
Unutmayalım ki aslolan barıştır, İslam sadece zaruri durumlarda savaşa cevaz verir. Önemli olan barışmanın yollarını aramak, insanın onurunu, izzetini, yaratılışındaki hikmeti koruyabilmektir. Allah’ın var kıldığını var tutmaktır. Müslüman sadece barışan değil, aynı zamanda barıştırandır da. Müslüman bulunduğu yerde silm’in, selametin temsilcisidir. Hayırlı olan, güzel olan barışmaktır, helalleşmektir, birbirini affedebilmek ve tarafları barıştırmaktır. İslam bizi kardeş kıldı. Bin dört yüz yıllık kardeşliği bozmak için bir yıl yeter, ama aynı kardeşliği bir daha kurmak için bir daha nesillerin geçmesine ihtiyacımız olacak. Mehmed Âkif’in deyişiyle:
“Yıkmak, insanlara yapmak gibi kıymet mi verir? / Onu, en çolpa herifler de, emin ol becerir. / Sade sen gösteriver ‘İşte budur kubbe’ diye / İki ırgatla iner şimdi Süleymaniye. / Ama gel kaldıralım dendi mi, heyhat, o zaman / Bir Süleyman daha lazım yeniden, bir de Sinan…” Toplumumuz her geçen gün daha fazla birbirinden uzaklaşıyor, kaosa, anarşiye, savaşa uygun bir zemin almaya başlıyor. Korkarım ki sevgiyi, kardeşliği ve merhameti bu topraklarda yeniden hakim kılmazsak, kinimiz, nefretimiz, intikam hırsımız, öfkemiz, nefsimiz son kalemizi de elimizden alacak.
Toplumsal hafızamıza daha fazla kan düşmeden, ‘Barış’ı bir söylem olmaktan çıkarıp, ciddi manada gündemimize oturtmalıyız. En azından Müslümanlar olarak acilen silahları susturacak bir kamuoyu oluşturup, karşılıklı helalleşebileceğimiz, birbirimizi affedebileceğimiz bir zemine ulaşmamız gerekiyor.
Zira o vakit torunlarımızın şu cümleyle bizi anlatacağı yeni bir savaşın içine gireceğiz:
“Ama bana kalırsa dedem hiç bitmeyen bu savaşın tam içinde bir yerlerdeydi ve bütün yaşadıklarını unutmak için bambaşka bir savaş veriyordu hâlâ.”

SERKAN ERCÜMENT KUZU

serkankuzu46@hotmail.com

YORUM ALANI

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.