Maraş’ın düşman işgaline karşı ilk kurşunu atan Sütçü İmam, vefatının ardından geçen 97 yıla rağmen gönüllerdeki yerini koruyor.
Maraş’ta Milli Mücadele’nin timsali olan Sütçü İmam, Fevzipaşa (Bektutiye) Mahallesi’nde 1872’de dünyaya geldi.
Babası “Kireçcioğulları”ndan Ömer Efendi, annesi “Tiyeklioğulları”ndan Emine Hanım olan Sütçü İmam, Uzunoluk Camisi’nde gönüllü olarak imamlık yaptı. Geçimini de caminin altındaki küçük dükkanında süt satarak temin ettiği için İmam olan asıl adı, “Sütçü İmam” olarak bilinir hale geldi.
Maraş’ın işgalinde, 31 Ekim 1919’da düşmana ilk kurşunu atan Sütçü İmam, düşmanın kovulmasından sonra harpteki fedakarlıklarına mükafat olarak belediyede odacılık görevine alındı, Maraş Kalesi’ndeki topun idaresi de kendisine bırakıldı.
Abdülmecit halife olunca 101 pare top atmak için kaleye çıkan ve barutun ateş alması sonucu vücudunda yanıklar oluşan Sütçü İmam, kaldırıldığı Alman Eğitim Hastanesinde 25 Kasım 1922’de hayatını kaybetti. Üç kız, bir erkek çocuğu olan Sütçü İmam, Çınarlı Camisi Mezarlığı’na defnedildi.
– Adı yaşatılıyor
Sütçü İmam adına, ilk kurşunun atıldığı Uzunoluk Meydanı’nda 1936’da belediye başkanlığı yapan Hasan Sükuti Tükel tarafından bir anıt ve çeşme, 1977’de de Kıbrıs Meydanı’na Kurtuluş Anıtı yaptırıldı. 1980’den sonra Sıkıyönetim Komutanlığınca Sütçü İmam’ın Çınarlı Camisi avlusundaki mezarı türbe haline getirildi.
Kahramanın adı, kentte Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi ile mahalle, cadde ve sokak isimlerinin yanında, okullar ile çocuklarda yaşatılıyor. Başta akademik çalışmalar olmak üzere, Sütçü İmam adına yazılmış yüzlerce kitap ve dergi bulunuyor.
– Sütçü İmam Olayı
Kaynaklara göre, Maraş’ın işgal girişimi 22 Şubat 1919’da İngiliz işgal kuvvetlerinin Albay Max Andriyo komutasında şehre girişiyle başladı. Maraş, 8 ay süren İngiliz işgalinden sonra, 29 Ekim 1919’da Fransızlar tarafından işgal edildi.
Fransız askerlerinin kente gelişi, yerli Ermeniler tarafından büyük bir coşkuyla karşılandı. Fransızlar, yerli Ermenileri de yanlarına alarak, gösteriler ve taşkınlıklar yapmaya başladı.
İşgal kuvvetlerinin kente girişinden 2 gün sonra, 31 Ekim 1919’da tarihi Uzunoluk Hamamı’ndan çıkan Türk kadınlarına, Fransız devriyeleri ve Ermeniler, “Burası artık Türklerin değil, Fransız memleketinde bizim dediğimiz olacak. Açın yüzlerinizi” diyerek saldırdı.
Kadınlardan biri olayın etkisiyle bayılınca diğer kadınlar da feryat etti. Hamamın yakınındaki Kel Hacı’nın kahvesinde bulunan Maraşlılar, olay yerine gelerek Ermenileri uyardı fakat askerler sarkıntılığa devam etti.
Bunun üzerine Çakmakçı Said ve Gaffar Kabuloğlu Osman, kadınları işgalcilerin elinden almak isterken dipçik ve kurşunla ağır yaralandı. Bu sırada yan tarafta küçük bir dükkanda süt satan Sütçü İmam, tabancasını alarak olay yerine geldi. Silahını, kadınlara sataşan ve Çakmakçı Said’i yaralayan Ermeni askerin üzerine doğrultarak ateşledi. Kurşun isabet eden Ermeni yere düştü, diğerleri ise kaçtı. Maraş’ta düşmana sıkılan bu ilk kurşun ile Türk milleti, işgalcilere ve Ermenilere, yaptıklarının yanlarına kalmayacağını gösterdi.
Bu olayda aldığı yara ile daha sonra Çakmakçı Said şehit oldu, yaralanan Ermeni ise öldü. Ölen Ermeni için 1 Kasım 1919 tarihinde kalabalık bir cenaze töreni düzenlendi. Fransızlar da misilleme hareketlerine girişerek, Sütçü İmam’ın dayısının oğlu Tiyeklioğlu Kadir’in ellerini ve ayaklarını arkasından bağlayıp şehit etti.
– “Bir örnek teşkil etmektedir”
Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi (KSÜ) Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bölümü Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Cengiz Şavkılı, yaptığı açıklamada, Sütçü İmam’ın mücadelesiyle Anadolu’daki bir ilki taşıdığını söyledi.
İlk kurşunun işgalcilere karşı mazlum milletlerin nasıl duracağına dair bir ders niteliği taşıdığına dikkati çeken Şavkılı, “Türkün haysiyeti, onuru ve şerefi 31 Ekim 1919’da Sütçü İmam’ın attığı bu ilk kurşunla kurtulmuştur.” dedi.
Sütçü İmam Olayı’nın Antep, Urfa ve diğer bölgelerdeki mücadelenin adeta bir kıvılcımı olduğunu vurgulayan Şavkılı, şöyle devam etti:
“Sütçü İmam Olayı, Maraş’ta kadınıyla erkeğiyle ve çocuğuyla herkesin düşmana karşı durması bakımından bir örnek teşkil etmektedir. Maraş halkı Sütçü İmam’ı da örnek olarak bundan sonraki tüm icraatlarda Ermeni ve Fransız işgalcilerine karşı koymayı kendilerine bir vatan vazifesi saymışlardır. Bu uğurda 22 günlük bir çarpışma vermişlerdir. Bu çatışma esnasında da Sütçü İmam’ın o ruhu bayraklaşmıştır.”
Şavkılı, Sütçü İmam’ın ruhunun canlılığını yıllardır hep hissettirdiğini dile getirerek, “Sütçü İmam Olayı, emperyalist devletlerle iş birliği yapan insanların nasıl halktan tokat yiyeceğinin çok güzel bir örneği olmuştur.” ifadesini kullandı.
Sütçü İmam’ın çok önemli bir sürecin başlangıcını yaptığını ifade eden Şavkılı, şunları kaydetti:
“Güçlü donanması, topu ve tüfeği olan işgalcilere nasıl karşı konulacağını Sütçü İmam Olayı en güzel şekilde ortaya koymuştur. Eğer Sütçü İmam Olayı olmayıp, Maraş Milli Mücadelesi başarıya ulaşmasaydı 23 Nisan 1920’de açılan Meclis de olamazdı. Çünkü Maraş ve civarı işgal edildiğinde burayla sınırlı kalınmayacaktı, Sivas’a ve Ankara’ya kadar bunlar ilerleyecekti. Dolayısıyla Meclis’in faaliyetlerini sürdürebilmesi aslında Maraş ile başlayan, Antep ve Urfa ile devam eden bu karşı koymanın sonucunda olmuş, milletvekilleri Ankara’da rahat çalışabilmişlerdir.”