Kahramanmaraş’ta maalesef değişen pek bir şey yok. Siyaset, yıllardır aynı kısır döngünün içinde dönüp duruyor. Yerelde siyaset, ülke genelindeki sorumluluk bilincinden tamamen uzak; herkes kendi şahsi menfaatleri için siyasi partileri bir araç olarak kullanıyor. Oysa yerel siyaset böyle olmamalı.
Genel merkezlerde parti liderleri kendilerini parçalayıp ülke adına çözüm üretmeye çalışırken, şehirlerde durum bambaşka. İl başkanları, milletvekilleri ve belediye başkanları; halkı dinlemek, sahadaki gerçek sorunları görmek yerine, kendi konumlarını koruma derdine düşmüş durumda. Bu şehirde siyaset hâlâ birkaç kişinin dudaklarının arasına sıkışmış gibi işliyor.
Son dönemde yaşanan olaylar da bunu gösteriyor. Belediyeler adeta bir “sosyal medya yarışına” girmiş; yapılan en küçük hizmet bile abartılı bir gösteriye dönüştürülüyor. Gerçekten iş üretenler ise bu yarışa mecburen ayak uyduruyor. Oysa hizmet reklamla değil, sonuçla ispat edilir.
Daha önce de yazmıştım:
Bu şehirde birçok siyasi parti il başkanı, oturduğu makamın ağırlığını da yetkisini de bilmiyor. Hâlâ “ahbap–çavuş” ilişkilerinin egemen olduğu bir siyaset anlayışı var. Oysa memleketimizde liyakatli, çalışkan, birikimli o kadar çok insan var ki…
Kahramanmaraş, bugüne kadar hep yalnız bırakıldı. Hep ikinci planda, hep öksüz kaldı. Bir Gaziantep’e yapılan yatırımlara, aktarılan ödeneklere bakın; Maraş’ın esamesi bile okunmuyor. Bunun nedeni çok açık: Birlik yok. Baskı yok. Ankara’ya gidip memleketinin hakkını söke söke isteyen siyasetçi yok.
Tam da bu noktada bir gerçeğin altını çizmek gerekiyor:
Bakın, bugün Kahramanmaraş’tan giden siyasetçilere objektif bir tabloyla bakalım.
Son 5 yılda memleket adına Meclis’e kaç önerge sunmuşlar?
Kaç araştırma komisyonu teklif etmişler?
Kahramanmaraş için kaç somut proje dosyasını Ankara’ya taşımışlar?
Şehrimize kaç yatırımcı getirilmiş?
Kaç bakan gelmiş, sorunlar yerinde gösterilmiş ve yatırım talep edilmiş?
Bu soruların her biri kamuoyunca ölçülebilir, teyit edilebilir verilerdir.
Ama ortaya çıkan tablo ne yazık ki çok yetersizdir.
Bazı iller her yıl onlarca önergeyle ülke gündemini belirlerken, Kahramanmaraş’ın önerge sayısı çoğu zaman tek haneli rakamları geçmiyor.
Yatırımcı ve bakan ziyaretlerine bakıldığında ise tablo daha da düşündürücü; şehrin ekonomik potansiyeliyle kıyaslandığında yıllık ortalamalar neredeyse yok hükmünde.
İşte bu istatistikler bile neden geride kaldığımızı fazlasıyla anlatıyor.
Oysa birlik olsak, güçlü dursak, tek ses olsak; hızlı trenden stadlara, turizmden tarıma, hayvancılıktan sanayi ve eğitime kadar birçok yatırım bize adeta bakır tepside sunulur.
Hazır bakır demişken…
Gaziantep’te satılan bakır işlemelerinin yıllarca %50’sinin Kahramanmaraş’tan gidip orada pazarlanması bile başlı başına ibretlik bir detaydır.
Söylenecek çok söz var ama…
Bir kere olsun tüm siyasi partilerin aynı masada oturup “Bu memleketin sorunu hepimizin sorunudur” diyerek ortak mücadele ettiğini gören var mı? Depremde bile siyaset kavgası yaşadı bu şehir. Daha neyin kavgası bu?
Artık yeter.
Bıktık göstermelik siyasetten.
Ya gerçekten birlik olun, ya da bu şehrin vaktini çalmayın.
Kahramanmaraş’ın ihtiyacı; memleketi için Ankara’da durmadan, yılmadan yatırım isteyen siyasetçilerdir.
Eşine, dostuna, akrabasına değil; liyakatli olana görev veren yöneticilerdir.
Eleştirildiğinde teşekkür edip hatasını kabul edebilen, doğruda nasıl övünüyorsa hatada da aynı duruşu gösterebilen siyasilerdir.
Bu şehir sahipsiz değil.
Yeter ki gerçekten sahip çıkacak insanlar görev başına gelsin.
Mecit Bayton
Eğitimci – Turizmci
Köşe Yazarı
