İYİ Parti Türkoğlu Kurucu İlçe Başkanı, emekli öğretmen Kemal Pekmez, Kahramanmaraş Basını ile bir araya geldi.
Pekmez, iktidarın ekonomi başta olmak üzere eğitim, iç ve dış politikasını eleştirdi, iktidar partisinin ülkenin geleceğini ipotek altına aldığını söyledi.
İYİ Parti Türkoğlu Kurucu İlçe Başkanı Pekmez, “İlk mahalli seçimlerde Türkoğlu ilçe Belediye başkanlığını alacağım” diye konuştu.
Basın ile tanışma ve istişare toplantısına İYİ Parti Kahramanmaraş İl Başkanı Dr. Faruk Atlı ve İYİ Parti Türkoğlu kurucu ilçe başkanı Kemal Pekmez, yönetim kurulundaki arkadaşları katıldı.
Pekmez, 1965 Yılında Türkoğlu’nda doğdum. İlk, orta ve lise tahsilimi burada tamamladıktan sonra Atatürk Üniversitesi Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi Tarih Bölümünden mezun oldum. Isparta Anadolu Lisesi’ne tayin oldum, yedi yıl burada görev yaptıktan sonra 1995 yılında Kahramanmaraş Süleyman Demirel Fen Lisesi’ne sınav ile atandım. 2015 yılında hükümetin kadrolaşma çabası sonucu emekliliğe zorlandığım için kendi isteğimle emekliye ayrıldım.
İYİ Parti Türkoğlu Kurucu İlçe Başkanı Pekmez, Bizim derdimiz vatan gerisi teferruattır ”diyen bir liderin ilçe başkanı olmaktan gurur duyuyor ve bizi bu göreve layık gören İl Başkanımız Sayın Dr. Faruk Atlı beye teşekkür ediyorum. Kendisiyle yol arkadaşlığı yapmak bizim için bir onurdur, mutluluktur.
Pekmez, Her kurumun iflas ettiği ülkemizde Devleti ayağa kaldıracak bir kadro ile ortaya çıkan İYİ Parti’nin ülkemizin geleceği için bir şans olduğunu düşünüyorum. Yepyeni yıpranmamış kadrolarla huzurunuzdayız.
Her konuya verecek cevabımız var ama birkaç konuya değinmek istiyorum.
Eğitimci olmam dolayısı ile ilk değineceğim konu da eğitim olacak. Bu gün maalesef ülkemizde eğitimin bittiğine şahit olmaktayız. Hiç şüphesiz ülkelerin geleceği kaliteli bir eğitimle, nitelikli yetiştirilmiş gençlere bağlıdır. Ülkemizde eğitimin geldiği nokta maalesef içler acısı.
Önce hükümet yanlısı olmayan idareciler görevlerinden uzaklaştırıldılar. Sözlü sınav adı altında 30 yıllık idarecilere 16-17 puan verilerek okulların içi boşaltıldı, yeni mezun torpillilere 99 puan verilerek ülkemizin geleceği olan çocuklarımız, gençlerimiz bu tecrübesiz kadrolara teslim edildi.
TEOG Sınavı kaldırılarak iyi okullara torpile dayalı bir sistem getirildi. Bu okullarda hükümet yanlısı olan sendikaya üye öğretmenler hak etmedikleri bir şekilde sınavsız olarak atandılar. Çok yakın bir gelecekte de üniversitelere açık uçlu yoruma dayalı sorularla öğrenci alımı düşünülerek fakir – fukara ve torpilsiz öğrencilerin iyi üniversitelere girişleri engellenmeye çalışılacak. Ömrünü eğitime adamış bir öğretmen olarak ülkemizde eğitim sisteminin bu hale gelmesinden son derece kaygılı ve üzüntülüyüm.
Dış politikaya gelince, iflas etmiş bir dış politika görmekteyiz.
Ekonomik manada 113 milyar dolar borçla aldıkları ülkeyi Cumhuriyet tarihinde hükümetlerin tamamının 3 katı borçlandırarak 560 milyar dolara çıkardılar. Ülkenin geleceğini ipotek altına aldılar.
Tarıma baktığımızda uygulanan yanlış politikalarla çiftçimiz zaten iflas etmiş durumda. Yokluklar hükümeti dedikleri bir dönemde bile 1kg buğday 1 litre mazot ederken, şimdi ise 7 kg buğday 1 litre mazot bile etmiyor. İthal edilen ürünler ülkemizde üretilen ürünlerden çok daha ucuza geliyor. Dört mevsimin yaşandığı, tarıma elverişli topraklarımızda üretemez olduk. Maalesef tarımda tamamen dışa bağımlı bir ülke haline getirildik.
Biz tüketen değil, üreten, dışa bağımlı değil, öz kaynaklarını ülke ekonomisine kazandıran bir Türkiye istiyoruz.
Pekmez, İnsanımızı sosyal yardım fonlarına muhtaç ettiler. Her ne hikmetse yardım sayıları arttıkça hükümet için övünç kaynağı oluyor. Hal bu ki; yardım sayısının artması ülkenin fakirleştiğinin göstergesidir. Diğer yandan bu yardımlar dağıtılırken de fakir fukaramızı AKP’li ve diğerleri diye de ikiye böldüler. En son yaşadığımız yerel seçimler öncesinde de muhtarları toplayıp, AKP’ye oy vermeyeceklerini düşündükleri 2800 ailenin gıda yardımlarını kestiler. Devlet baba geleneğini öldürdüler.
Ülkede tam bir korku toplumu yaratarak insanımızı sindirdiler. Hükümet yanlısı olmayan esnaflarımıza para cezaları yağdırarak yıldırma politikası izliyorlar. Dövizin geldiği nokta ortada. Türk Lirası her geçen gün değer kaybediyor. Dövizle borçlanan üreten fabrikalarımız ne halde kimse konuşmuyor. Ekonomik büyüme tahminlerin üzerindeymiş. Peki, bu büyüme vatandaşın cebinde neden yok? Emeklinin, işçinin, memurun, asgari ücretlinin hali ortada. Bu gün bankalara borçlu olmayan bir vatandaşımız var mı?
Dünyanın en fazla vergi toplayan hükümeti olarak ya yandaşlara ihale olarak verdiler ya da belediyelere kendi yandaşlarıyla doldurarak görevde adaletli dağıtım yapmayarak toplumun yarısını küstürdüler. İşin ehline verilmesindense yandaşlarını istihdam etmeyi tercih ettiler. Vatandaş torpilsiz işe giremiyor.
İYİ Parti Türkoğlu Kurucu İlçe Başkanı Pekmez, Fatih Sultan Mehmet: “Kadıyı satın alırsanız adalet ölür, adalet ölürse devlet ölür” demiş. Bu gün adalet saraylarında çalışanların bile adalete güvenmediği bir adalet sistemi ortaya çıkartarak toplumda derin yaralar açtılar.
En önemlisi de siyasi emellerine ulaşmak için vatandaşın dini duygularını sömürdüler. Camilerde imamlar siyaset yapıyor. Din adamının siyasetle ne işi olur? Herkes görevini yapmalı.
Bizler İYİ Parti kadroları olarak, ayrıştırmadan dini dili ırkı ne olursa olsun, toplumun her bir ferdini kucaklayarak, ülkemizde birlik ve beraberliği sağlamayı hedefliyoruz.
Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener’le birlikte İYİ Türkiye için yılmadan, yorulmadan çalışacağız. Kavgayla gürültüyle işimiz yok. Biz kararlıyız, en iyi şekilde ülkemizi yönetmeye talibiz dedi.